Bilindiği üzere ülkemizde kadınlar evlenmeyle birlikte eşlerinin soyadını kullanmaya başlamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 187. Maddesine göre kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Uygulamada da birçok kadın bu hükümden faydalanarak çift soyadı kullanmayı tercih etmiştir.
Ancak hukuk önünde kadın ve erkek bireyler tamamen eşittirler. Kadının sadece kendi soyadını kullanması da mümkündür. Her ne kadar Türk Medeni Kanunu bu şekilde bir düzenleme içermekteyse de bu hüküm Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesinde düzenlenen “Ayrımcılık Yasağı” hükmüne aykırıdır. Bu Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet durumuna dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır. Anayasamızın 90. Maddesine göre ise temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunlarla çatışırsa milletlerarası andlaşmalar uygulanır. Yani Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile çatıştığı için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uygulanacaktır. Bu nedenle hukuken kadınların sadece kendi soyadlarını kullanması mümkündür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da vermiş olduğu E: 2014/889, K: 2015/2011 Sayılı Karar ile kadınların sadece kendi soyadlarını kullanmasının mümkün olduğuna karar vermiştir. Bu kararla birlikte artık bir içtihat oluşmuş ve emsal karar ortaya çıkmıştır. Üstelik kadınların eşlerine ait soyadı kullanmadan sadece kendi soyadlarını kullanabilmesi için hiçbir gerekçe göstermelerine de gerek bulunmamaktadır.
Kadınların sadece kendi soyadlarını kullanabilmesi için kendi yerleşim yerlerindeki bir aile mahkemesinde dava açmaları gerekmektedir. Mahkeme kararı olmaksızın Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlükleri soyadı konusunda bir değişiklik yapma hakkına sahip değildir.
Kaynakça: Türk Medeni Kanunu, Anayasa, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E: 2014/889, K: 2015/2011 Sayılı Kararı, 1, 2, 3