Evlilik, erkek ve kadının karşılıklı birtakım sorumluluklar yüklenerek birlikte ortak yaşam oluşturma ve sürdürme niyetiyle adım attıkları bir birliktir. Ancak evlilikte eşlerin birtakım yükümlülükleri yerine getirmemesi Türk hukuk sisteminin nezdinde boşanma sebebi sayılır. İşte bu sebeplerden biri de eşlerden birinin aile konutunu terk etmesidir.
Eşler; birbirine sadık olmak, bir arada yaşamak, çocukların bakım ve gözetimini üstlenmek ve evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak zorundadırlar. Bu yükümlülüklere uymamak maksadıyla evi terk eden ya da herhangi bir haklı sebep göstermeksizin aile konutuna dönmeyen eş, diğerini terk etmiş sayılır. Ancak bu terk durumunun en az 6 ay sürmesi gerekir. Eğer terk eden eş 6 ay geçmeden önce aile konutuna dönmüşse tekrar evi terk ettiği takdirde bu süre kaldığı yerden değil, yeniden yani en baştan işlemeye başlar.
Terk edilen eş bu 6 aylık sürenin tamamının dolmasını beklemek zorunda değildir. Terk durumunun en az 4 ay veya daha fazla olması halinde terk edilen eş hakim ya da noterden ihtar çekilmesi isteminde bulunabilir. Terke dayalı boşanma davası açabilmek için ihtar çekilmesi ve 6 aylık sürenin dolması zorunludur. Böylece yapılan ihtara rağmen terk eden eş aile konutuna dönmezse ve kanunda belirtilen 6 aylık süre aşılmışsa terk edilen eş boşanma davası açmaya hak kazanmış olur.
Ayrıca terk sadece yukarıda değinilen hallerde gerçekleşmez . Karşı tarafı konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Yani burada da evden giden eş değil aksine diğerini evden kovan ya da girmesini engelleyen eş terk etmiş olur. Aynı işlemleri bu sefer eve giremeyen eş yerine getirerek boşanma davasını açmaya hak kazanır.
Görüldüğü üzere Türk hukuku eşlerin birbirlerine karşı olan sorumluluklarının yerine getirilmemesini ciddi sonuçlara bağlamıştır.
Hukukun çeşitli alanları hakkında yazılmış bu tür yazılar e- postanıza gelsin isterseniz Çitil Haber Bülteni’ne üye olabilirsiniz.
ECE PORDOĞAN