İngilizce’de ısrarlı takip eylemi ‘‘stalking’’ kelimesiyle karşılanmaktadır. Ülkemizde özellikle sosyal medya kullanıcılarının aşina olduğu bu kelime, bir kişiyi onun rızası olmaksızın sürekli bir şekilde gözetlemek anlamına gelmektedir.
Israrlı takip, toplum hayatında çok eskiden beri görünen ve bilinen bir davranış olmakla birlikte, fiilin hukuki nitelik kazanması oldukça yeni bir durumdur. Bir suç tipi olarak ısrarlı takibe ilk kez 1990’ların başında ABD’nin Kaliforniya eyaletinde rastlıyoruz. Ünlü aktrist Rebecca Schaeffer’in takıntılı bir hayranı tarafından haftalar süren takip sonrası öldürülmesi o tarihte bu yasanın çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bugün Birleşik Krallık, Avustralya ve AB ülkelerinin tamamına yakını olmak üzere modern hukuk sistemlerinde ısrarlı takip genellikle cezalandırılan bir davranış biçimidir.
Bizim mevzuatımızda Israrlı Takip Suçu, Türk Ceza Kanunu yedinci bölümde Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma başlığı altında yeni bir suç tipi olarak düzenlenmesi 27/05/2022 tarihinde Resmî Gazete ’de yayımlanması ile olmuştur.
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (İstanbul Sözleşmesi) stalking başlıklı 34. maddesinde ısrarlı takip, “başka bir şahsa yönelik olarak gerçekleştirilen ve bu şahsı, şahsın kendisini güvende hissetmesini önleyecek şekilde korkutacak, kasıtlı bir biçimde tekrarlanan tehditkâr davranışlar’’ şeklinde tanımlanmıştır. Her ne kadar, 19 Mart 2021 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesinden çekilinmiş ise de ısrarlı takip düzenlemesi konusunda herhangi bir duraksama yaşanmamıştır. Nihayet, TCK’nın 123/A. maddesiyle ısrarlı takip suçu mevzuatımızdaki yerini almıştır.
MADDE 123/A
(1) Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Suçun;
- a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,
- b) Mağdurun okulunu, iş yerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
- c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından işlenmesi,
hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.”
Dava Zamanaşımı
Israrlı Takip Suçu, şikâyete bağlı suçlardandır. Bu nedenle soruşturulması için mağdurun 6 ay içinde şikâyette bulunması gerekir. Dava zamanaşımı ise 8 yıldır. 8 yılın sonunda suç soruşturulamaz.
Görevli Mahkeme
10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren suçlarda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri olduğu için Israrlı Takip suçu için de görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir.
Sonuç olarak görüldüğü üzere suçun çocuklara, özellikle de boşanma kararı almış olan eşe karşı ve uzaklaştırılma kararı verilmiş kimse tarafından işlenmesi suçun nitelikli halini oluşturup cezayı artıran bir durum olarak düzenlenmiştir. Şüphe yok ki düzenlemenin bu özelliği, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleye de güç katacak niteliktedir.
TALHA AVCI
Çitil Avukatlık Ortaklığı Blog sayfasında yer alan hukuk ve diğer konulardaki yazılar ilk sizin e-postanıza gelsin isterseniz Çitil Haber Bülteni’ne abone olun!
Kaynakça
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2425483
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/05/20220527-7.htm