Dışarı Çıkma Yasağı

PANDEMİ DÖNEMİNDE ALINAN TEDBİRLERİN HUKUKA UYGUNLUĞU BİR MÜDAHALENİN GEREKLİ OLMASI HUKUKA UYGUN OLMASI İÇİN YETERLİ MİDİR?

Yürütme Organının İşlem Yapabilmesinin Ön Koşulu

Günlük hayatta karşılaştığımız/maruz kaldığımız birçok işlem, idarenin (yürütme organının) aldığı kararların bir sonucudur. Bu işlem türüne idari işlem denmektedir. Girdiğimiz sınavlardaki notlandırmalardan, idarenin bir taşınmazı kamulaştırmasına kadar geniş bir yelpazede idari işlemler karşımıza çıkmaktadır. İdare, yapmış olduğu bu işlemleri ancak “kamu yararı” maksadı ile yapabilir. Kamu yararı için tesis edeceği işlemlerin yasama organı tarafından kendisine kanun çıkartmak suretiyle görev olarak verilmiş olması şartı aranır. Yani yasamanın görevi kanun çıkartmak iken, yürütme organının görevi bu kanunları hukuka uygun biçimde uygulamaktır. Bu kurala “idarenin kanuniliği ilkesi” adı verilmektedir.

Pandemi Döneminde Alınan Kararların Gerekliliği (Sokağa Çıkma Yasağı)

Kovid-19 pandemisinin gereği olarak idare, başta sokağa çıkma yasağı olmak üzere acil bir şekilde, ulusal düzeyde tedbirler aldı. Bu durum kamu sağlığının korunması açısından zorunlu ve gerekli idi. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyeleri ışığında alınan bu kararlara uymak ahlaki bir yükümlülüktü ve toplumun çoğunluğu bu tedbirlere uydu. Tedbirler genel olarak İçişleri Bakanlığı tarafından “genelgeler” vasıtasıyla alındı. Esasen yukarıda belirtilen, idari işlemlerin ancak kamu yararı amacıyla tesis edilmesi şartı, kamu sağlığının bozulması tehdidinden kaynaklı olarak sağlanmıştı.

Peki Genelgeler ile Sokağa Çıkma Yasağı Tedbiri Alınabilir Mi?

Kişi temel hak ve özgürlükleri, devletler tarafından korunacakları taahhüt edilen, tabiri caizse, en kutsal haklardır. Sokağa çıkma yasağı ise kişilerin seyahat etme hürriyeti, eğitim hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı gibi birçok temel hak ve özgürlüğüne müdahale anlamı taşımaktadır. Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmaması kural, kısıtlanması ise istisnadır ve bu durum ancak Anayasa’da sayılan şartlara bağlıdır. Anayasanın 13.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere temel hak ve özgürlükler, ancak, Anayasada belirtilen sebeplere bağlı olarak, “kanunla” sınırlandırılabilir. Seyahat etme hürriyetinin kısıtlanmasına ilişkin anayasa hükmüne baktığımızda, genel sağlığın bozulması, sınırlama sebebi olarak sayılmamıştır. Fakat Anayasa Mahkemesi, konuya ilişkin verdiği bir kararında “…dolayısıyla Anayasa’nın diğer hükümlerinin gerektirmesi nedeniyle düzenlendiği maddede hiçbir sınırlama nedenine yer verilmeyen hakların da sınırlanabilmesi veya maddelerinde belirtilen nedenler dışında diğer anayasal nedenlere dayalı olarak sınırlama yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır.” Bu kararı eleştiren, olağan dönemlerde, sınırlama sebebi olarak sayılmamış bir olguya dayanarak ilgili kısıtlamanın yapılmasının mümkün olmadığını belirten hukukçular da mevcuttur.

Yasaların, anayasal temelleri; yürütme organı tarafından çıkarılan işlemlerin ise yasal temellerinin bulunması hukuk güvenliğinin bir gereği iken, olağan dönemlerde kanunla kısıtlanması dahi tartışmalı olan kişi hak ve özgürlükleri, “kanuni dayanağa ihtiyaç duyan” genelgeler aracılığı ile kısıtlanmıştır. Bu durumun gerekliliği tartışması bir yana, hukuka uygunluğu açısından herhangi bir tartışma söz konusu değildir.

Kanun çıkartmak suretiyle ya da olağanüstü hâl ilan ederek, gerekli kısıtlamaların hukuka uygun şekilde yerine getirilmesi mümkünken bu tip kuralların yürütme organı tarafından hukuka aykırı şekilde konması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Çitil Avukatlık Ortaklığı Blog sayfasında yer alan hukuk ve diğer konulardaki yazılar ilk sizin e-postanıza gelsin isterseniz Çitil Haber Bülteni’ne abone olun!

Fazıl Baturalp ÇUBUKÇU

KAYNAKÇA

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.2709.pdf

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1351730

https://www.anayasa.gov.tr/tr/anasayfa/

https://www.anayasa.gen.tr/korona.htm

Share:
logo-footer