Günümüzde birçok insan, emlak ofisleri vasıtasıyla konut veya işyeri olarak kullanılmak üzere taşınmaz kiralamaktadır. Taraflar arasında kira sözleşmesi akdedilirken, sözleşmenin yanı sıra, kiracıya, kiralanan taşınmazın belirli bir sürede tahliye edileceğini içeren belge imzalatılmaktadır ve bu belgeye yazılı tahliye taahhüdü denilmektedir. Peki yazılı tahliye taahhütnamesinin hukuken bir geçerliliği var mıdır?
Uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan sorun, yazılı tahliye taahhütnamesinin, tahliye süresi belirtilmeksizin ve kiralanan taşınmaz teslim edilmeksizin kiracıya imzalatılması (sıklıkla emlak ofislerinde kira sözleşmesi esnasında) ve kiracı tarafından imzalamaya yanaşılmaması halinde ise taşınmazın kiralanmamasıdır. Hal böyle olunca, beğendiği evi kiralamak isteyen müstakbel kiracılar, yazılı tahliye taahhüdünü imzalamak zorunda kalmaktadır. Bunun sonucu olarak da ilerleyen tarihlerde elinde tahliye taahhütnamesi bulunan ev sahipleri, tahliye süresini sonradan doldurarak bir ay içerisinde, icra vasıtasıyla yahut dava yoluyla kiracıları tahliye etmeye çalışmaktadır.
Öncelikle, hukuken geçerli bir yazılı tahliye taahhüdünden söz edebilmemiz için; tahliye taahhüdünün, kiralanan taşınmaz teslim edilmesinden sonra, ve tahliye edileceği tarih açıkça belirtilerek yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda ilgili taahhüt, kiracı veya temsilcisi tarafından yapılmalıdır ve özellikli olarak, kiralanan taşınmaz aile konutu niteliğini taşıyorsa, eşin rızası aranmaktadır. Fakat uygulamada sıklıkla rastlanan durum, taşınmaz henüz teslim edilmeksizin ve tahliye tarihi belirtilmeksizin müstakbel kiracıya taahhütnamenin imzalatılması şeklinde gerçekleşmektedir. Hal böyle olunca, adeta açığa imza şeklinde oluşturulan tahliye taahhütnamesinin hukuken geçerli olduğunu söylemek mümkün değildir ve bu taahhütnameye dayanılarak ev sahipleri tarafından kiracılara yöneltilen tahliye taleplerine karşı itiraz edilmesi gerekmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki, her ne kadar tahliye süresinin taahhütnamede açıkça belirtilmesi gerektiğini, aksi halde hukuka uygun tahliye taahhütnamesinden söz edilemeyeceğini belirtmiş olsak bile, Yargıtay içtihatlarına göre boş kağıda imza atan kimsenin, bunun sonuçlarına katlanması gerektiği ifade edilir.
Sonuç olarak, müstakbel kiracıların ev sahibi ile kira sözleşmesi akdetme aşamasında, yazılı tahliye taahhüdüne dikkat etmesi ve bu aşamada veya daha sonrasında ortaya uyuşmazlık çıkması halinde, ev sahibi tarafından, hukuken geçerliliği olmayan bir belgeye dayanarak yöneltilen tahliye talebi bulunması halinde, konunun uzmanı olan hukukçulara ve hukuk bürolarına başvurulması önem arz etmektedir.
ENGİN CAN YAYLA