213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359. Maddesinin b bendi uyarınca sahte fatura düzenlemek suçtur. Maddeye göre: Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.
Bu maddeye göre satmadığı bir malı sanki satmış gibi fatura düzenleyen ile bu faturaları kullanan kişiler hapis cezasıyla cezalandırılır. Söz konusu suç uygulamada oldukça sık işlenen bir suçtur. Vergi ödememek için bu yola başvuran kişiler çoğu zaman hapis cezasının mevcudiyetinden haberdar değildir. Mali bir durum söz konusu olduğundan kişiler yakalandıklarında vergi cezası ödeyeceklerini sanmaktadırlar. Oysaki Kanunda her takvim yılı için ayrı ayrı hapis cezası öngörülmektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.07.2014 tarihli 2012/1512 Esas ve 2014/366 Karar sayılı kararında sahte fatura kullanma suçunun tanımı yapılmış ve kriterleri de sayılmıştır.
Sahte fatura kullanmak suçu:
Haksız kazanç sağlamak veya az vergi ödemek ya da hiç vergi ödememek suretiyle vergi kaçırmak için işlenen fiillerden biri de sahte belge düzenlemek veya kullanmaktır. Vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet verilmesindeki oranın yüksekliğini dikkate alan kanun koyucu, sahte belge düzenlemek veya bu belgeleri kullanmak eylemleri için Vergi Usul Kanununda özel düzenleme getirme ihtiyacı duymuştur.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359. maddesinde sahte belgenin tanımı yapılmıştır. Buna göre; gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde, varmış gibi düzenlenen belge sahte belgedir. Örneğin, satın alınmayan mal veya hizmetin alınmış gibi fatura tanzim edilmesi faaliyeti sahtecilik, düzenlenen fatura da sahte belgedir. Sahte olarak basılmış ya da mükellefin rızası dışında mükelleften elde edilmiş belgeler de sahte belgedir.
Belgenin asıl ve suretinde yapılan sahtecilik arasında fark olmayıp sahtecilik kısmen veya tamamen yapılabilir. Tamamen sahtecilik, gerçekte olmayan bir vergi olayının varmış gibi belgeye yansıtılmasıdır. Kısmen sahtecilik ise, gerçek ve gerçek olmayan muamele veya durumların aynı belgede yer almasıdır. Örneğin; gerçek emtia satışı için düzenlenen faturada ayrıca yapılmayan emtia satışının da gösterilmesi gibi.
Bu itibarla, belgesiz yapılan alım ve hizmetin başka bir mükellefin belgesi ya da sahte belge ile belgelendirilmesi halinde belgenin gerçek muamele veya duruma dayanmadığından sahte olduğunun kabulü gerekir. Nitekim 213 sayılı Vergi Usul Kanunundan kaynaklanan işlere bakmakla görevli Yargıtay 11. Ceza Dairesinin istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir. (Örneğin; 11. Ceza Dairesinin 04.12.2007 gün ve 7063-8834 ile 18.11.2013 gün ve 19291 – 17107 sayılı kararları)
Gerçek muamele ve durumun bir başka mükellefin belgesiyle veya sahte belgeyle belgelendirilmesi durumunda, bu belgeleri kullanan mükellef failin sahteliği bildiği kabul edilmelidir. Zira belge aldığı kişiyle alım satım ilişkisinde bulunmayan ve bunu bilen mükellef, failin alıp kullandığı belgenin sahte olduğunu bilmediği düşünülemeyecektir.
SAHTE FATURA SUÇUNUN CEZASI VE YATARI NE KADARDIR?
Kanuna göre söz konusu suçun ceza miktarı 3 yıldan başlayıp 5 yıla kadar çıkabilir. Ancak genellikle alt sınır olan 3 yıldan ceza verilir. Eğer suç 1 kere işlenmemiş ve aynı takvim yılı içinde defalarca işlenmişse Türk Ceza Kanununun 43. Maddesi devreye girer ise verilen ceza ¼ ila ¾ oranında arttırılır. Ardından iyi hal indirimi yapılırsa ceza hafifletilerek sonuç ceza ortaya çıkar. Ancak bu noktada şu husus önemlidir ki her takvim yılı için ayrı ceza verilecektir. Örneğin 2008, 2009, 2010, 2011 yıllarının defterlerinde ayrı ayrı sahtecilik yapıldıysa her bir takvim yılı için ayrı ayrı ceza verilecektir.
Uygulamada genellikle alt sınırdan yani 3 yıl üzerinden ceza verilir ardından alt oran olan ¼ üzerinden artırım yapılarak ceza 3 yıl 9 aya çıkarılır. Şayet mahkeme insicamını bozacak bir fiil yoksa mahkemece iyi hal indirimi uygulanarak sonuç ceza 3 yıl 1 ay 15 gün olarak belirlenir. Yani diyelim ki 2008 yılında bu suç işlendi ve aynı takvim yılında birden fazla işlenmeye devam edildi. Sanığın alacağı minimum ceza 3 yıl 1 ay 15 gün olup daha fazla ceza alınması da mümkündür.
Uygulamada daha çok verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük hapis cezasını baz alırsak; İnfaz Yasasında yapılan değişiklik ile koşullu salıverilme oranı ½’ye çıkartılmıştır. Yani söz konusu cezadan koşullu salıverilme miktarı düşüldüğünde cezanın yatarı 1 yıl 6 ay 25 gündür. Ancak 30/3/2020 tarihinden önce işlenen suçlarda denetimli serbestlik süresi 3 yıla çıkartılmıştır. Bu nedenle 30/3/2020 tarihinden önce işlenen suçlar da kişi ceza infaz kurumuna girecek ve hemen akabinde denetimli serbestlik ile tahliye edilecektir. Kalan süreyi ise denetimli serbestlik altında belirli haklardan mahrum olarak ceza infaz kurumu dışından dolduracaktır. 30/3/2020 tarihinden sonraki suçlar nedeniyle denetimli serbestlik süresi 1 yıl olarak uygulanacak ve kişi 6 ay 25 gün ceza infaz kurumunda kaldıktan sonra tahliye edilecek ve kalan 1 yılı denetimli serbestlik altında belirli haklardan mahrum olarak ceza infaz kurumu dışından dolduracaktır.