KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİĞE İLİŞKİN BİR İNCELEME

27 Mayıs 2022 tarihinde yapılan kanun değişikliği ile birlikte, özellikle yaralama ve öldürme suçlarına ilişkin hükümler bakımından önemli değişiklikler yapıldı. Bu hükümlerin önemi, kadınlara ilişkin olmaları idi. İlgili suçların, kadınlara karşı işlenmeleri, cezayı artırıcı sebepler olarak sayıldı. Peki bu durum ayrımcılık mıdır? 

Yalnızca kadınlara ilişkin hükümlerde değişikliğe gidilmesi, ilk başta, ayrımcılığı akla getirse de bu, temelsiz bir saptamadır. Çünkü, dezavantajlı gruplara özel koruma sağlanması, hukuk devletinin bir gereğidir. Kadın hakları, çocuk hakları, özel gereksinimli bireylerin hakları gibi alanlar, hukuk devletinin bir gereği olarak, dönemsel olarak mevcutturlar. İdeal olanı, bu gibi başlıkların hiç mevcut olmamasıdır. Fakat hukuk devleti denen mekanizma, dönemsel ihtiyaçları da karşılamak durumundadır ve de bu yüzden bu başlıkların mevcudiyetleri zaruridir. Bu sebeplerle, yalnızca kadınlara ilişkin özel düzenlemelere gidilmesi, ayrımcılık değil, tam aksine hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Peki bu değişiklikler kadına karşı şiddeti önler mi? Önemi nedir?

Türk Ceza Kanunu (TCK) öldürme, yaralama, hırsızlık vb. suçların tanımlarını yapmış ve bu suçların nitelikli hallerini saymıştır. Nitelikli hal, bir suça verilen cezayı azaltabileceği gibi, artırabilecektir. Günlük yaşantı ve de cezalandırma açısından, özellikle, cezayı artırıcı sebepler önem arz etmektedir. Örneğin (değişiklik öncesi) kasten öldürme suçunun: tasarlanarak, üst-alt soya karşı, “eşe karşı”, “gebe olduğu bilinen kadına karşı” vb. işlenmesi cezayı artırıcı sebeplerdendir. Bu gibi hallerin sayılmasının sebebi, işlenen fiilin, haksızlık içeriğinin, sonucundan bağımsız olarak artmasıdır. Bununla birlikte, kasten öldürme suçunun cezası müebbet, nitelikli halinin mevcut olması durumunda ise, ağırlaştırılmış müebbettir. Burada kamu vicdanına ve ahlakına dönük olarak bir mesaj yer almaktadır. Fakat bu haller kanunumuzda “sınırlı olarak” sayılmıştır. Yani bir hâkim, bunların dışında bir sebepten ötürü cezayı artıramaz. Bu durum ise günlük yaşantıda büyük problemlere yol açmaktaydı. Bu sorunların temelinde “eş” kavramı yatmaktaydı. Çünkü eşlik müessesesi hukukumuzda yalnızca resmi merasimle kurulmaktadır. Örneğin henüz bir günlük evli olan bir erkeğin, eşini öldürmesi durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanıyorken, 20 yıldır birlikte olan (sevgili, imam nikahlı) partnerlerden, erkeğin, partnerini öldürmesi durumunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanamıyordu. 

Yapılan değişiklikle birlikte, (yaralamaya ilişkin değişikliklerle birlikte) kasten öldürme suçunun, “gebe olduğu bilinen kadına karşı işlenmesine ilişkin hüküm”, “kadına karşı” işlenmesi olarak değiştirildi. Yani kısaca, eğer suçun mağduru bir kadın ise, kadının sosyal ilişkilerinden bağımsız olarak, suçun failleri, temel suça verilen cezadan daha fazla ceza alacaklardır. Bu gelişme ise kamuya dönük olarak verilen mesaj itibarıyla, uygulamadaki sorunları çözmesi adına, oldukça önemlidir.

Fazıl Baturalp Çubukcu

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. Sınıf Öğrencisi

Paylaş: