Gündelik yaşantı içerisinde meydana gelen zarardan ötürü bir kimseyi sorumlu tutabilmek için, sorumluluğu gerektiren nedenlere bakmak gerekir. Bu nedenlerin en eskisi sorumluluk ilkesi olarak da adlandırılan kusur ilkesidir.
Hukukumuzda bu ilke “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Meydana gelen bir zararı başkasına tazmin ettirmek için zararın, failin kusurlu fiilinden doğmuş olması şartı aranmaktadır. Şayet olayda zarar verenin bir kusuru bulunmuyor ise sorumluluk, zarar verene yükletilemez. Bu durumda, içimizdeki adalet duygusuna dokunan bazı haksız sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu haksız sonuçların önlenebilmesi adına hukukumuzda kusursuz sorumluluk halleri kabul edilmiştir. Kusura dayanmayan sorumluluk hallerinin bir kısmı, hâkimiyet ve yararlanma esasına, bir kısmı tehlike esasına, bir kısmı hakkaniyet esasına ve bir kısmı da konumuz olan fedakârlığın denkleştirilmesi esasına dayanmaktadır.
Toplumsal yaşamda kişiler çeşitli menfaatlerini gerçekleştirmek için faaliyetlerde bulunmakta ve bu amaçla üçüncü kişilerin menfaatlerinin zedelenmesine neden olabilmektedirler. Hukuk düzeni ise, bazı esasların varlığı halinde zararlı sonuçtan kişileri sorumlu tutmakta, bazı durumlarda ise ortaya çıkan zararlı sonuca katlanma yükümlülüğü yüklemektedir. Bu katlanma yükümlülüğünün geri planındaki sebebi ise çoğunlukla “üstün” olarak kabul edilebilecek bir menfaatin varlığı teşkil etmektedir. Sözü edilen üstün menfaat, bazı hallerde toplumsal yaşamın idamesi için gerekli olan zaruretleri kapsamakta, bazı durumlarda ise hakkaniyet düşüncesinden ileri gelebilmektedir. Bu düşüncenin sonucu olarak zarar verici fiil hukuka uygun olarak kabul edilmekte, bununla birlikte bozulan menfaat dengesinin yeniden tesis edilebilmesi için denkleştirmeye gidilmesi gereği doğmaktadır. İşte hukuk düzenince izin verilen fiil neticesinde ortaya çıkan zararın dengelenebilmesi için yapılan bu denkleştirme işlemine hukukumuzda fedakârlığın denkleştirilmesi denmektedir. Şüphesiz denkleştirme işleminde, fedakârlıkta bulunan tarafa, bu fedakârlıktan menfaat temin eden taraf, uygun bir miktar tazminat ödemektedir. Tazminatın miktarını ise hâkim hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde tayin etmektedir.
Özetle, gündelik yaşantı içerisinde her birimiz içimizdeki adalet duygusuna dokunan bazı haksız sonuçlarla karşılaşıyoruz, bu gibi durumlarda çoğumuz susuyor ya da ne yapacağımızı bilemiyoruz, ancak bu ilke bizi bir nebze de olsa korumayı hedeflemektedir.
Çitil Avukatlık Ortaklığı Blog sayfasında yer alan hukuk ve diğer konulardaki yazılar ilk sizin e-postanıza gelsin isterseniz Çitil Haber Bülteni’ne abone olun!
Büşra AKTAŞ
Kaynakça:
- Oğuzman, M. K. & Öz, M. T. (2020). Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt 1. Vedat Kitapçılık.
- https://www.mevzuat.gov.tr/