Dünya ve ülke genelinde de e-ticaret sisteminin zamanla hayatlarımızın ayrılmaz parçası haline geldiği apaçıktır. Çevremizde de artık belirli e-ticaret pazarları sayesinde ticari faaliyetin yaygınlaştığına şahit oluyoruz fakat günlük hayatta her ticaretle uğraşan kişiye tacir demekteyiz, bu terminolojik kullanımın kanunla ne kadar örtüştüğünü bir çoğumuz bilmemekteyiz.
Ticari işletme kanunumuzda esnaf için öngörülmüş sınırın üzerinde gelir elde etme amacıyla faaliyetlerini devamlı ve bağımsız şekilde yürüten işletme tanımı mevcuttur şayet bu ticari işletmeyi işleten kişilere de tacir denilmektedir. Bir ticari işletmenin mevcudiyeti, ve yürütümüne dair belli başlı nisaplar aranmıştır. Kanunumuz sadece ticari işletme işleten kişilerin yanı sıra bazı istisnai kişileri de tacir gibi görmüş ve tacir sayılanlar olarak değerlendirmiştir. Kanun gereği tacir sayılanlara örnek olarak kamu iştirakleri, amaçlarını gerçekleştirme gayesi için ticari işletme kuran dernek ve vakıflar gösterilebilir.
Tacir Olmanın Sonuçları Nelerdir?
Kanunumuzun bazı kişileri tacir olarak görmesinin hem ticari hayatta hem de hukuki boyutta yansımaları olmaktadır. Tacir, ticari yaşamın devamı için oynadığı rol bakımından birtakım imtiyazlardan yararlanma şansına sahip olmaktaysa da bunun yanında birtakım yükümlülüklerle de karşı karşıya kalmaktadır. Türk Ticaret Kanunu ilgili maddelerinde tacir olmaya bağlanan sonuçları saymıştır şayet bunlardan bazılarından bahsedecek olursak, basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü, meslek odalarına kaydolma zorunluluğu, ticari örf ve âdet kurallarına tabii olmak, kendilerine ait ticaret unvanı seçmek ve kullanmak örneklememiz mümkündür. Kanunumuzun tahdidi olarak saydığı hususlar tarafın tacirliğine yani tacir sıfatına bağlıdır, kanunumuz sadece bununla yetinmemiş olup her iki tarafın tacir olması durumunda da ayrı sonuçlar öngörmüştür. Esasen bizim üzerinde duracağımız husus her iki tarafın tacirliğine bağlanan sonuçlardan biri olan fatura içeriğine itirazı hususudur.
TTK’nın ilgili hükmüne göre;
MADDE 21– (1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.
Fatura içeriğine herhangi bir itiraz olunmaması hali aksi ispat olunabilir kanuni bir karine niteliğine haizdir. Fatura içeriğine itiraz olunmaması yani fatura içeriğinin olduğunca kabul edilebilmesi için;
A. Tarafların sözleşme ilişkisi içerisinde bulunması gerekmektedir.
B. Tarafların tacir olması gerekmektedir. (Bu husus tartışmalı olmakla birlikte kimi yazarlar tarafından ilişkinin bir tarafının tacir olması yeterli görülmektedir.)
C. Fatura içeriğine 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş olması gerekmektedir.
Şayet yukarıdaki şartların mevcudiyetinde fatura içeriğinin kabul edildiği aksi ispat oluna dek sabit sayılmaktadır. Faturayı düzenleyen lehine yazılı delil niteliğindedir ve düzenleyen kişiyi ispat yükünden yüksek oranda kurtarmaktadır. Kişi faturaya itiraz ederse faturayı düzenleyen sözleşmesel koşullara binaen faturanın düzenlendiğini ispat etmek zorundadır.
Fatura İçeriğine İtiraz Nasıl Gerçekleştirilir?
Kanunumuz bir şekil şartı öngörmemiştir kişi faturaya itirazı sözlü olarak dahi gerçekleştirebilir fakat ispat açısından noter ve benzeri kanallar yolu ile yazılı olarak itirazın gerçekleştirilmesi hukuki güvenilirliğe hizmet edecektir.
Doğukan Cebe
Çitil Avukatlık Ortaklığı Blog sayfasında yer alan hukuk ve diğer konulardaki yazılar ilk sizin e-postanıza gelsin isterseniz Çitil Haber Bülteni’ne abone olun.