Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte yapay zekâ, fikri mülkiyet alanına ilişkin ürünler meydana getirebilmektedir. Ancak bu hususta bir yasal düzenleme bulunmaması nedeniyle söz konusu ürünlerin eser niteliği taşıyıp taşımadığı, hak iddiası ve sorumluluk bakımından birçok tartışma ortaya çıkmıştır.
Yapay Zeka Nedir?
Yapay zekanın genel bir tanımı bulunmamaktadır. Yapay zeka kavramının mimarı John McCarthy, yapay zekâyı, “insan zekasının karakteri olan işlemleri gerçekleştirebilen makineler” olarak tanımlamaktadır. Bugün sıkça kullanılan bir başka tanım ise yapay zekanın “bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrollü robotun, genellikle akıllı varlıklarla ilişkili görevleri yerine getirme yeteneği” olduğu şeklindedir.
Yapay Zekanın Fikri Mülkiyet Hukuku Bakımından Değerlendirmesi
Bir fikri ürünün eser niteliği kazanması, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında koruma altına alınması açısından önemlidir. Eğer fikri ürün eser niteliği taşımıyorsa, koruma altına alınmaz. Bir fikri ürünün eser niteliği kazanabilmesi için;
- Sahibinin hususiyetini (özelliğini) taşıması,
- Kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması
Bu kategoriler;
– İlim ve edebiyat eserleri,
– Müzik eserleri,
– Güzel sanat eserleri,
– Sinema eserleridir.
Sahibinin hususiyetini (özelliğini) taşıması koşulu sübjektif bir koşuldur. Yapay zekânın meydana getirdiği ürünün eser niteliği taşıyıp taşımaması sübjektif koşula bağlıdır. Ancak “hususiyet” kavramı net bir şekilde tanımlanmamıştır. Bu da uygulamadaki tartışmalara bir yenisinin eklenmesine neden olmuştur.
Üretiminde bilgisayarın rol aldığı fikri ürünler, bilgisayar üretimi ve bilgisayar destekli olarak ikiye ayrılmaktadır. Ayrım eser olarak nitelendirilme açısından önem taşıyan bir başka etkendir. Bilgisayar üretimi olan fikri ürünler, insan çabasının olmaması nedeniyle, eser olarak kabul edilmezken; bilgisayar destekli olan ürünler hususiyet taşımaları koşuluyla eser olarak kabul edilebilecektir. Kanaatimizce, bu ayrımdan sadece yapay zekâ ve insanın ortak üretimi olan bir fikri ürünün eser niteliği kazanabileceği çıkarımını yapabiliriz. Ayrıca kanunda eser sahibi, eseri meydana getiren kişi olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle mevcut düzenlemede yapay zekânın kendisinin hak sahibi olamayacağını da söyleyebiliriz.
Dijital Sanat
Dijital sanat, bilgisayar programı ya da elektronik bir bilgi işlem sistemi tarafından oluşturulan sanat olarak ifade edilmektedir. Ancak bilgisayar ortamının her ürünü, ses ve video kayıtlarının tümü dijital sanat olarak nitelendirilemez. Tasarımla, formla, felsefesiyle, renkle ya da teknolojisiyle harmanlanmış dijital sanat ürünleri, özgün kavramları merkez almaktadır. Bununla birlikte dijital sanatın çoğaltılabilir ve yeniden üretilebilir olması, sanatın biricik olma özelliğine tehdit oluşturmaktadır.
Bu tehdit, fikri mülkiyet hukuku açışından sorun oluşturmaktadır. Çünkü dijital sanatın çoğaltılabilir ve yeniden üretilebilir olması hususiyet kavramını ihlal etmektedir. Bu da dijital sanat ürünlerinin eser niteliği tartışmalarına neden olmaktadır.
Sonuç Olarak
Günden güne gelişen yapay zekânın Fikri Mülkiyet Hukukuna olan etkisinin artması kaçınılmazdır. Mevcut hukuki düzenlemede yer alan hususiyet ve eser kategorileri şartları, yapay zekâ ürünlerinin eser niteliği kazanabilmesine olanak vermemekte, eser olarak kabul edilse dahi hak sahiplerinin kim olacağı açısından büyük boşluklar içermektedir. Bu nedenle bu alana ilişkin yeni düzenlemeler getirilmeli ve uygulamadaki tartışmalara son verilmelidir.
Çitil Avukatlık Ortaklığı Blog sayfasında yer alan hukuk ve diğer konulardaki yazılar ilk sizin e-postanıza gelsin isterseniz Çitil Haber Bülteni’ne abone olun!
Burçin Sena DURMAZ
Kaynakça:
https://www.britannica.com/technology/artificial-intelligence
Yavuz, Alıca ve Merdivan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, s. 53
Suluk, Cahit / Karasu, Rauf / Nal, Temel, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2020
Gözübüyük, Barış, Yapay Zekanın Meydana Getirdiği Fikri Ürünlere İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri, KHM Cilt:1, Sayı:1, 2021
Medin, Burak, Dijitalleşen Dünyada Fikri Haklar Sorunu, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt.7, ss.51-68, 2017